Besiktas Macina Gitmek
Daha önceki yazılarımdan birinden anlaşılacağı üzere fanatik olmasam da sorulduğunda Galatasaraylıyım diyorum. Bu yazıda çoğunuzun çok farklı güzellikteki küfürlerini dile getirmesine sebep olacak şeylerden bahsedeceğim ona göre :). Bir Galatasaraylı olarak İnönü Stadı’na Beşiktaş maçına gitmek. Olayın genel akışından bahsettikten sonra savunmamı yapacağım, hazır olun.
Bir dönem ders çalışmak diğer dönem başka şeylerle uğraşmak şeklinde giden eğitim hayatımda, bu dönem her türlü etkinliğe dahil olma gibi bir durumum var. Bilgisayar başında oturmak istemiyorum bu aralar. Bu yüzden laf arasında açılan Beşiktaş maçına gitmek eylemine dahil olmak istedim, bir kaç arkadaşı da kendimle sürükledim. Çok tesadüfü bir şekilde ve ucuza maçtan bir kaç gün önce Beşiktaş formalarıyla karşılaştık. Galatasaray maçına birlikte gittiğim fanatik arkadaşım, formalardan birini alacağımı duyduğunda çıldırdı. Ama sonuç olarak almıştım ve maç öncesinde o formayla okula gidecektim. Gün boyunca aynı arkadaşın bazen fiziksel bazen sözel saldırılarına maruz kaldım. Nasıl Galatasaraylısın sen sorusuyla beraber. Bir de bu arada belirtmek istiyorum, fanatik GSlı olmasamda yakın zamanda siyah, sarı, kırmızı GS bilekliği almıştım. Durumdan haberdar olanlar daha da kızgındılar. Daha sonraki günler de benzer sorular geldi, formadan sonra bilekliği görenlerden: “Sen hangi takımı tutuyon diye?” :) Her takımlıyım olabilir miydi cevabı?
Bu kadar baskıya rağmen maça gittim tabiki. O süreçle ilgili bir şeyler söylemek gerekirse. Yoğun ve stresli günlerden biriydi. Biraz geç kaldığımızdan stadın önündeki köftecilerden bayat ekmek arasında bayat köfte yedik. Araya attırdığım biber iyiydi ama :) Stada giriş zamanları ve sonrasında hayal kırıklığı yaşadım. İlk maça TT Arena’ya gidince, İnönü fiziki yapı olarak zayıf kaldı biraz. Çok eskiydi, merdivenlerden çıktıkca eski Türk Filmlerindeki maç sahneleri geldi aklıma sürekli. Dolmabahçe tarafındaki tribün manzara sebebiyle çok yükseltilmediği gibisinden bir şeyler söylediler. Manzara akşam saatlerinde görünmemekle beraber oraya maçı izlemeye geliyoruz demi? Kısacası o stat çoğu kişi için önemli olsa da, yok hayır ben beğenmedim, ne anlarım ben? Arkadaş Beşiktaş taraftarından çok bahsetti ve çok şaşıracaksın, beğeneceksin gibisinden bir şeyler söyledi. Kısacası beklentiyi yükseltti. Ama Çarşı küsmüş gibi görünse de taraftarın çoşkusu güzeldi. Tezahüratları da gayet iyiydi. Takım rezaletti, ikinci yarı iyi oynadı, yendi falan filan ama iyi değildi işte. Futbol muhabbeti de yapmayacağım ayrıca. Maçtan sonra normal bir durum olarak karşılamamız gerekiyor heralde, stadın önündeki trafik felç oluyor. Burası Türkiye’ydi değil mi? Tamam. Maçtan sonra tramvay yoğundu, ancak o kadar taraftarın tramvayı sallaması farklı bir deneyimdi. Ama aracın içindeki küfürler yakışmadı beyler. Aynı gün Erasmus belgelerini gönderememe stresi, sonraki gün sınavın olması, bacağımın kopacak kadar ağrıması, ıslanmamız, üstteki hiç bir şeyi beğenmemiş tavırlarıma rağmen pişmanlık duymuyorum. Her şey Beşiktaş Aşkı için falan demeyeceğim tamam :) Benim için önemli olan orda bulunmak, gözlemlemek, bir anımın daha olmasını sağlamaktı.
Artık bir GSlı olarak neden Beşiktaş maçına gittiğimin fanatiklik kısmıyla ilgili bir şeyler söyleyebilirim. Bir Galatasaraylı neden Beşiktaş veya başka bir takımın maçına hayatta gitmem der anlamıyorum. Diye bir cümle kurardım ama maça gittikten sonra yaklaşım biraz daha mantıklı geliyor tabi. Sen deli gibi bir takımın taraftarıysan gidip rakip takımın maçında ne yapacaksın? Karşı takımı desteklemek? Adamı öldürürler, deli olma. Fanatik olunca bu durumu anlarım. Ama bir şeyleri deli gibi sevmek, bağlanmak istememe rağmen futbol bunlardan biri değil. Fanatik olmadığım için diğer asıl fanatikler kadar sevinmesem, içten küfür etmesem, tezahürat etmesemde başka bir takımın maçına gitmek eğlenceli olabiliyor benim için. Tek bir takıma, renge, seçeneğe bağlanmak yine? En azından bir kere de olsa denememek niye? O takımlı mı doğdunuz? Doğduğunuz şehir değiştirilemiyor ama size tutmanızı söyledikleri bir takım neden değişmesin? Ya da neden hepsini tutamıyoruz? Futbol işi 4, 5 şıklı bir soru değil ki, neden diğerleri de cevap olmasın? Dört büyükten sadece biri oluyor, sanırım. Mantıklı. Duruma tekrardan fanatik olarak bakmadığımı söylemeliyim. Bir aralar Fenerbahçe’nin de maçına gitmeyi düşünüyorum. Bu bazı konularda kesin fikirlerimin olmamasının, tek bir şeye bağlı olmamamın sonucu mu bilmiyorum? Psikolojik olarak bunun bir adı var mıdır? Yönlendirmelere açığım.
Sadece bir dile, bir ülkeye, bir şehire veya bir programalama diline bağlı olmak istemiyorum. En azından hepsini denemedikkten sonra, sadece bir tanesinde takılı kalmak niye?
PS: Bu Beşiktaş maçına gittikten sonra Galatasaray maçına gitme isteğim arttı açıkçası. Fanatikleşme belirtileri olabilir mi ? :)